BEBEK SAĞLIĞI VE AŞILAMA HAKKINDA BİLGİ

Anne Sütü bebeğimizin yaşamında doğumundan sonraki beklide en büyük mucizedir. Ona yaşamındaki en iyi başlangıcı sağlamaktadır. Dünyada her yıl 1 milyondan fazla bebek ve çocuk anne sütü ile beslenemediği için ishal, solunum yolu enfeksiyonları ve benzeri diğer enfeksiyonlardan dolayı kaybedilmektedir. Bebeğinizi doğumdan itibaren 6 aylık olana kadar tek başına anne sütü ile beslenmesi ve sonrasında ise ek besinlerle birlikte olmak şartıyla en az 2 yaşına kadar da anne sütü ile beslenmeye devam ettirilmesi Dünya Sağlık Örgütü tarafından da önerilmektedir.

İlk defa bebeğinizi emzirdiğinizde zorlansanız da, hatta göğüsleriniz acıyıp, “Bu bir kâbus olmalı” diye düşünseniz de, artık anne sütünün yararı hakkında bütün dünya aynı fikirde. Üstelik ilk bir aydan sonra, siz ve bebeğiniz emzirme işlemini öğreneceğinden; sıkıntı ve zorluklar yerini keyfe ve bebeğinizi sadece anne sütüyle doyurabilmenin gururuna dönüşecektir.  Anne sütü ile emzirme ne kadar uzun ise anne sütünün bebek ve anne için faydaları da o kadar fazla olur ve o kadar uzun sürer. Bu faydalardan kısaca bahsedersek zira faydalarını sayfalarca anlatmak mümkündür en önemlileri şunlardır;

Bebek için faydaları:

Bebeğinizi bazı hastalıklar ve enfeksiyonlardan korumaya yardımcıdır. İçerdiği koruyucu maddeler nedeniyle anne sütü alan bebeklerde kulak enfeksiyonu, allerjiler, kusma, ishal, bronşit, bronşiolit, menenjit daha az sıklıkta görülür. Anne sütünün içeriği bebeğin değişen ihtiyaçlarına göre değişim gösterir. Sabah ile akşam içeriği farklıdır. İlk ayda üçüncü aydan daha farklıdır. Bebek prematüre doğmuşsa prematüre bebeğin ihtiyaçlarına göre farklılık gösterir. Bebek için sindirilmesi en kolay olan besindir. Bu nedenle bebekler daha sık beslenmek ister ve daha iyi kilo alırlar. Ayrıca karın ağrısı, gaz sancısı ve kabızlık daha az sıklıkta görülür. Anne sütü alan bebeklerde “ani beşik ölümü sendromu (SIDS)” daha az sıklıkta görülür. Temas, sıcaklık ve yakınlık sağlayarak emzirme ile anne ve bebek arasında özel bir bağ oluşur. Bebeğin ruhsal gelişimi için faydalıdır. Hazırlama zahmeti yoktur ve istediğiniz her zaman mevcut, kullanıma hazır, temiz ve uygun sıcaklıktadır. Maliyeti yoktur. Çevre kirliliğine yol açmaz. Emzirme ile en iyi çene, dişeti ve diş gelişimini sağlanır.

Anne için faydaları: Kalori yakmanızı sağlayarak doğum öncesi kilonuza dönmenize yardım eder. Over (yumurtalık) ve göğüs kanseri riskini azaltır. Kemik yoğunluğunu artırır. Adet kanamalarının başlamasını geciktirir. Doğum sonrası rahimin normal boyutlarına dönmesine yardım eder. Bebeğiniz ve sizin için bu kadar çok faydaları olan bir besinin çocuğumuza vermemeyi düşündürecek bazı zorluk ve sıkıntılar yaşayabiliriz. Emzirirken ona doğanın sunduğu en iyi besini verdiğimizi asla unutmamamız gerekir. Bu nedenle, ilk günlerde bazı zorluklar yaşasanız bile pes etmeyin. Sonuçta emzirebilmek ve yaşamın ilk 6 ayı boyunca anne sütü verebilmek sizin bunu yapma arzu ve inancınıza bağlıdır. “Ben bunu yapacağım” dediğinizde işin büyük kısmı çözülür. Bu yeni durumu bebeğinizle birlikte yaşayıp öğreneceksiniz. Önceleri nasıl emeceğini bilmiyor ve uzun süre emmeye uğraşıyorsa üzülmeyin, biraz sabırlı olun. İlk haftaları atlattıktan sonra, bebeğinizi aylar boyunca başarı ile emzireceksiniz.

Bebeğiniz emmeye başladıktan sonra yanma veya acı hissederseniz bebek memeyi yanlış yakalamış olabilir. Bu durumda derin bir nefes alıp gevşemeye çalışın. Bebeğiniz huzursuz ve sinirleniyor ise pozisyon ve tekniğinize mutlaka tekrar göz atın; çünkü büyük ihtimalle burada bir sorun vardır. Bebeğinizin ağız köşesinden parmağınızı sokun, emzirmeye ara verin ve tekrar deneyin. Endişe etmeyin ve doğru pozisyona gelene kadar tekrar deneyin.

Emzirmeye başlamadan önce mutlaka ellerinizi yıkayın. Rahat bir koltukta dik oturun; ayaklarınızı ve belinizi destekleyin. Yatakta iseniz sırtınızı yastıklarla destekleyin. Bebeğinizi doğru pozisyonda emzirdiğinizden emin olun. Başarılı bir emzirme için en önemli faktörlerden biri onun doğru pozisyonda olduğudur. Emzirme süresince rahatlatıcı bir müzik dinleyip kitap okuyabilirsiniz. Göğüs uçlarınızı emzirme sonrası biraz anne sütü sağarak onunla silin ve kurumaya bırakın. Karbonatlı su kullanmayın. Elbiseleriniz emzirme için kolay açılabilir olsun. Evde rahatsız edilmeyeceğiniz bir yer oluşturun. Bazı zamanlarda bebeğinizi düşünün, sütünüzün artmasına yardım eder. Sigara ve alkol kullanmayın. Sütünüzün miktarını azaltabilir. Bebeğiniz ve sizin için faydalı değildir.

Bebeğinizi acıktığı her zaman emzirin. Anne sütü alan bebekler, mama ile beslenenlere göre daha sık emerler. Anne sütü çabuk sindirildiğinden mideden boşalması daha hızlı olur. Bu nedenle başlangıçta bebeğiniz 1–2 saat arayla emmek isteyebilir. 1–2 ay sonunda bebeğiniz gece daha fazla uyumaya başlayacak ve emme araları uzayacaktır.

Bebeğinizin acıktığını şöyle anlayabilirsiniz; Göğsünüze ilgi gösterir. Ağzını açar, aranır. Emme hareketleri yapar. Ağlar. Bazı bebekler uykulu olurlar ve uyanmakta zorluk çekerler. Eğer bebek emmek istemiyorsa ve son beslenmeden 3- 4 saat geçtiyse uyandırın ve emzirin.

Bu arada, çocuğunuzun babasından ve etrafınızda yardım alabileceğiniz herkesten yardım istemeyi ihmal etmeyin! Unutmayın ki, baba da emzirmek hariç bebeğinizle ilgili her türlü sorumluluğu alabilir. Eşinize de bu konuda fırsat tanıyıp, motive edin. Göreceksiniz, iyi niyet ve paylaşımla, siz de kısa zamanda mutlu ve sağlıklı bir aile olacaksınız.

 

Sağlıklı yeni doğan bebekler günde 15-18 saat uyurlar bunun 6 saat kadarı gündüz uykusudur. Prematürelerin uyku süreleri miadında bebeklere göre daha kısa ve uyku uyanıklık mekanizmaları daha düzensizdir. Yeni doğan sonrası dönemde uyku özellikle gündüzleri gittikçe azalarak 6 ay dolaylarında günde 12-14 saate iner bunun ancak 2-3 saatini gündüz uyurlar. Bebekler ilk 4 aydan sonra beslenmek için geceleri hiç uyanmayabilecekleri gibi 1-2 kez meme emmek için uyanabilir ancak kısa sürede uykuya dalarlar. Anne sütü alan bebekler diğer besinleri alan bebeklere göre daha sık uyanabilirler. Bazı bebekler uyansalar bile kendi kendilerini yatıştırıp yeniden uykuya dalabilirler. Uykuya dönmede böyle kendi iç mekanizmalarını kullanma yeteneği genellikle 3-4 aylıkken gelişir Erken çocuklukta uyku süreleri genellikle 4-5 saattir, 6 aylık bebeklerin gece uykuları 8-10 saat bile olabilir. Buna ek olarak sabahla öğlen arasında ve öğleden sonra yaklaşık birer saatlik uykular uyurlar. İlk yıl boyunca geceleri daha uzun uyuma alışkanlığı kazanıldıktan sonra 9-11 aylar arasında yeniden bir uyanıklık dönemi yaşanabilir.15 aydan sonra genellikle bir saatlik bir öğlen uykusu yeterli olur, 4 yaştan sonra da gündüz uyumazlar. 6-12 aylık bebeklerin % 25-50’sinde gece uyanmaları görülür.

 

Uykusu bozulmuş bebekte organik bir neden bulunmuşsa tedavi edilmelidir. Organik neden yoksa: Bebeğin gündüz uyku süresinin ardışık 3-4 saatle kısıtlanması, Her defasında bebeğin kendi karyolasında uyutulması, Karyolaya koyma zamanında bebeğin uyanık ama uykulu olması, Yatağına onu sakinleştirici bir uyku nesnesi ( oyuncak, sevdiği battaniye) konması, Bebek ses çıkarır çıkarmaz koşmayıp uykuya yeniden dalma fırsatı verilmesi, Bebek iyice uyanır yanına gitmek gerekirse kucağa alıp yataktan çıkarılmaması, Onu yatakta tutup uyuturken yapılan alışıldık davranışların yinelenmesi, Gece beslenme miktarı ve süresinin yavaş yavaş azaltılması, Huzursuz bebeği yatağından tümüyle çıkartarak gezdirilmemesi, Hastalık sırasındaki düzen bozulmalarının sürüp gitmesine izin verilmemesi

 

Organik nedenler: Daha önce uykuları düzenli olan bir bebekte uyku sorunları ortaya çıkmışsa önce organik nedenleri ayırt etmek gerekir; burun tıkanıklığı, idrar yolu enfeksiyonu, böbrek taşları, raşitizm, demir eksikliği anemisi, barsak parazitleri, inek sütü allerjisi, gastro-özofageal reflu, diş çıkarma, tıkayıcı uyku apnesi sendromu ve üst hava yolları direnç sendromu. Organik olmayan nedenler: Oldukça sıktır; ana baba ve bebeğin gün içinde aşırı yorgunluğu, stres yaratan durumlar, ailenin bebeği uyutma alışkanlıkları, ana babaların bebeğin REM uyku dönemindeki kısa uyanıklık sürelerini yanlış algılamaları, gece sık beslemeler ve uzun süreli ilgi. (Ana babalara zaman zaman uyanmanın normal bir şey olduğu anlatılmalıdır) Yolculuk ve hastalık gibi geçici değişiklikler daha önceki uyku düzenini bozabilir.

 

Ateş genelde vücudun herhangi bir enfeksiyona tepkisidir. Yeni doğmuş bebeklerde ateş ayrıca vücudun su kaybetmesi ya da sıcak iklimlerde bebeğin sıcakta fazla kalması dolayısıyla da ortaya çıkar. Ateş çeşitli şekillerde ölçülebilir: Koltuk altı Oral (ağız içinden ölçüm) Rektal (makattan ölçüm) Timpana (kulaktan ölçüm) Ölçümlerde hangi yöntemin uygulanacağı çocuğun yaşına göre belirlenebilir. Bebeklerde rektal ölçümler, daha büyük çocuklarda ise koltuk altından ateş ölçülmesi daha doğru olmaktadır. Rektal yolla yapılan ateş ölçümü en doğru sonucu verdiğinden, 2 yaş altı çocuklarda ateşin rektal yolla ölçülmesi tercih edilir. 2 yaş üstü çocuklarda ise ateş, ağız yoluyla veya koltuk altı ile ölçülebilir. Rektal ölçüldüğünde 38, ağızdan ölçüldüğünde 37.5, koltuk altından ölçüldüğünde 37.2 derecenin üzerinde ölçülen vücut ısıları ateş olarak değerlendirilir. Rektal olarak ateş ölçebilmek için, bebek yüzüstü yatırlır ve termometre yavaşça anüsün girişine bir miktar vazelin yardımı ile 2-2.5 cm kadar sokulur. 6 aydan küçük bebekler için 1cm yeterli olabilmektedir. Dereceyi 2 dakika kadar ölçüm yerinde tutmak yeterlidir. Koltuk altından ateş ölçebilmek için, derecenin ucu bebeğin koltukaltına yerleştirilir. Bebeğin koltuk altı kuru olmalıdır ve derece konduktan sonra 4-5 dakika kadar koltuk altı kapalı tutulmalıdır. Ağızdan ateş ölçebilmek için ise, çocuğun yarım saat içinde sıcak ya da soğuk bir şeyler içmediğinden emin olmak gerekir. Derecenin ucu, dilin bir tarafının altına doğru yerleştirilmeli ve 3 dakika kadar dudakları kapalı şekilde tutularak ölçüm yapılmalıdır.